18 Mart 2009 Çarşamba

Bölüm 1.


Bir.

Edepsizce sağına, sonra da soluna baktı ve gülümsedi. İçkinin yarattığı rahatlıktan mı, yoksa sadece içinde saklı olan ve bilmediği bir dürtüden mi olduğunu anlamadığı bir duygu kaplamıştı heryerini. Tabi ki bunun daha sonradan sadece içkiden olacağını anlayacaktı. İçki, ya da daha doğrusunu söylemek gerekirse alkollu içkinin bu etkisi, bünyelerde daha önceden de aynı etkileri yaratmış ve kişileri kendilerini sorumlu hissettirmişti;

Mesela daha bir önceki gece onun şimdi oturduğu masada genç bir çocuk uzun süredir aşık olduğu kıza içki sayesinde duygularını açma fırsatı bulabilmişti, ama bu coşku ve zafer anı kızın aynı duyguları paylaşmadığını söyleyene kadar kısa bir 11 saniye sürmüştü. Ağır futbol fanatiği olan bu çocuk, takımı şampiyonlar ligi finalinde gol yemiş gibi hissetmişti.

Alkol almayı bu yüzden desteklerdi beyin, kendisinde yarattığı özgürlük duygusundan dolayı. Normalde insanların yapmaya cesaret edemediği şeyleri yaptırdığı için. Ama durum her zaman böyle değildi, özellikle Selen için. O genelde içkiyi başka ve daha kötü amaçlar için kullanırdı. Arkadaşlarının aksine hiçbir zaman çabucak sarhoş olan biri olmamıştı, ama bunu arkadaşlarına sorup da öğrenmek mümkün değildi. 

Hayır o, bu gerçeği sadece kendine saklamayı seçmişti. Arkadaşlarına söylemediği bir şey daha. İçkiyi içip te çabuk sarhoş olmuş gibi davranır, içinde kalmış ya da normalde yapıp ta sorumluluk duygusunu üstlenmesi gereken hareketleri sorumsuzca yapmak için rol yapardı. Her zaman başarılı olan bu yöntem onun kendi kendine insanlara karşı oynadığı bir oyundu. Normalde kendi seviyesinin altında olan bi çocuktan hoşlandığında, insanların onun hakkında konuşma riskini göze almayıp onunla birlikte olmazdı. Ama aynı denkleme içkiyi eklediğinde ertesi gün gülümseyerek geçebildiği gerçekler haline geliyordu bu tür olaylar. Sırf sevdiklerine değil de sevmediklerine de uygulanabilir bir oyundu bu. Düpedüz kıskandığı bir kıza işine bakmasını söylemek, ya da sadece çok konuşan bir arkadaşına aylar süren bekleyişten sonra susmasını söylemek kadar tatmin edici birşey yoktu.

Onu asıl sarhoş eden de bu özgürlük duygusuydu, kanına karışan bir miktar alkol değil.